Ömer ÖZKAN | 08 Eylül 2023 | Ekonomi, Genel, Gündem A- A+
Hükümet son yılların en inandırıcı, en iddialı ve en bilimsel “Orta Vadeli Program”ını açıkladı. OVP, 2024-2025 ve 2026 yıllarını kapsıyor. OVP 2024’te % 4.4… 2025’te % 4.5 ve 2026’da da % 4 büyümeyi hedefliyor. Ülkemizde çalışan nüfusa her yıl 800 000 genç katılmaktadır. Bu gerçek gözönüne alındığında, ekonomik programlamanın ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
“Yatırım-üretim-istihdam-ihracat” gibi hedeflere… yani üretim ekonomisine adım atalı henüz birkaç yıl oldu. Ekonomik krizlerin ve ona bağlı olarak “resesyonun” (daralma) şahlandığı bir dönemde Türkiye’nin inanılmazları başarması gerçekten takdire şayandır. Bu nedenledir ki, son 3-4 yıldan beri, dünya yanarken ihracatta rekorlar kırıyoruz. Şu gerçeğin altı kalın çizgilerle çizilmelidir ki, Eski Türkiye üretim ekonomisine asla geçemezdi. Çünkü kimileri altyapı yatırımlarını hala: “Köprü, tünel, yol değil mi?” diye küçümsüyor. Halbuki ekonomik altyapı hazırlanmadan “üretim ekonomisi” hayaldir. Ekonomik büyüme hayaldir. Örneğin, Kuzey Marmara Yolu 9.5 saat süren İzmir-İstanbul arasını 3 saate indirdi. Bir Çanakkale Köprüsü… Ege, Marmara, Orta Anadolu ve Akdeniz Bölgelerine can verdi. Çukurova’dan ya da Antalya’dan malını yükleyen ihracatçı Adapazarı-Dörtyol ve İstanbul’u dolaşacağı yerde doğrudan Kapıkuleye ulaşıyor. Böylelikle hem mazottan hem zamandan kazanıyor. Antaya-Avrupa arası üç günden iki güne düşüyor. Bu örnekte olduğu gibi ülkemizde gerçekleşen bütün altyapı yatırımları gözönüne alındığında “ekonomik büyüme” nin başarılacağı daha kolay anlaşılır. İşte… Sayın Erdoğan 15 yıldan beri bu mücadeleyi omuzluyor.
Bu pencereden bakıldığında üç yıllık OVP doyurucudur… mükemmeldir. Ama gönül istiyor ki, muhalefet kanadında da uzman beyinler olsun. Tartışmalara onlar da katılsınlar. Onlar da birşeyler üretip önersinler. O zaman çorba daha da zenginleşir. Zaten başkanlık sistemi “iki partili” sistemdir. Bu sistem üçüncü partiyi kaldırmaz. Milli irade ancak bu sistemde “güçlü” iktidarlar yaratır. Güçlü hükümetler ancak ve ancak bu sistemde boy verir. Ama yakın gelecekte, sistem yerine oturduğunda güçlü iktidarlara karşı “güçlü” alternatifler doacak. Sanırım bu dönemde, yani 2028 seçimlerine kadar muhalefet “yeniden” biçimlenecek. Bütün “döküntü”partiler tabelaları indirecek. Siyaset arenasında yalnız “iki” parti kalacak. Hatta sistem “iki buçuk partiyi”… yani Kürt Partisini bile kaldırmaz.
OVP, Türkiye ekonomisinde ciddi “yapısal” dönüşümler sağlayabilir. OVP, Türkiye Yüzyılına atılacak ilk adım olabilir.Türkiye Yüzyılının “makro stratejileri” bu dönemde belirlenebilir. OVP’de dijitalleşmeden yeşil dönüşüme kadar uzanan bir çok “alt başlık” var. Üç yıllık planın en inandırıcı bölümü ise şüphesiz ki, büyük yıkımın, depremin yaralarını sarma iddiasıdır. Deprem bölgesinin düze çıkması için bu dönemde 3 trilyon lira harcanacakmış. Böyle bir dönemde böylesi görevleri başa alanları yürekten tebrik ediyorum.
Sayın Erdoğan: “Enflasyonu ülke gündeminden çıkaracağız” diyor. Gerçekten de enflasyon Türkiye’nin “baş” sorunudur. Fakat enflasyonu üç yılda tek haneli rakamlara indirmek; ekonominin mahalli ligden “süper lige” çıkması anlamına gelir. Çünkü Türkiye sömürülen ülkedir. “Dışa bağımlı” ülkedir. Çünkü dünyada ün yapan ne kadar “markalaşmış” firma varsa, zamanında hepsi ülkemize doluşmuş. Motorlu araç üretiminden deterjana varasıya her alanda bunlar cirit atıyor. Bu nedenle cari açık, Sayın Mehmet Şimşek’in anladığı gibi yalnızca “ihracatla ithalat” arasındaki fark değildir. İktisat teorisinde bu farka “dış ticaret açığı” derler. Halbuki cari açık; bir yıl içinde ülkeye giren dövizle, ülkeden çıkan bütün döviz arasındaki farktır. Bilim bu konuyu somut tarif ediyor. Ama biz yabancı sermayeyi küstürmemek için cari açık kavramını bile bile çarpıtıyoruz. Neymiş efendim… bundan böyle yabancı sermaye kısa vadeli kar için değil, “kalıcı yatırım”lar için gelecekmiş. Sayın Şimşek Türkiye ne çekiyorsa bu “kalıcı” yatırımlardan çekiyor. Artık biz sanayileşen bir ülkeyiz. Bu ne denle yabancı sermaye yatırımlarına asla ve asla ihtiyacımız kalmadı. 70 Sayfadan oluşan üç yıllık OVP’niz gerçekten mükemmel. Ama bu hedeflerin gerçekleşmesi “enflasyona” bağlıdır. OVP’nin başarılı olmasını canı gönülden istiyoruz. Fakat Türkiye dışa bağımlı bir ülke. Dünyadaki kur ve finans hareketleri, dünya petrol (enerji) fiyatları, Ukrayna-Rusya savaşı vb… gibi küresel açmazların yükseldiği bir dönemde fazla iyimser olmayalım. Hele hele yabancı sermaye masaya yatırılmaz, “yeni sömürgecilik” konusu didik didik edilmezse, sağlıklı bir ekonomiye ulaşmak hayaldir. Küreselleşme “yerleşik dünya nizamında” önemli değişimlere gebe. Geleceği “doğru okumak” için makro stratejilerin gerçekçi olması şarttır. Bu konular enine boyuna tartışılmalı ve Türkiye ekonomisi ne yapıp yapıp yönünü doğuya, Asya’ya çevirmelidir. Çünkü dünyanın merkezi Asya olacaktır.