Haydi Türkiye

Ömer ÖZKAN

ozkanomer@gmail.com

Nihayet sona geldik. Seçime bir gün kaldı. Bir gün sonra da kozlar paylaşılacak. Her seçim elbette önemlidir. Ama 14 Mayıs seçimleri sıradan değil… çok çok önemli. Tarihin gemisi yeni dünyalara yelken açtı. Kapitalizm ötesi bir dünyaya gidiyoruz. Pandemi derken… Ukrayna-Rusya savaşı filan derken bir de baktık enerji krizi başladı. Kısaca bundan böyle ayakta kalmak her babayiğidin harcı değil. Ama ülkemizde istikrarlı bir yönetim var. Bu istikrar nedeniyle önemli darboğazları aştık… aşıyoruz.
Muhalefet ne kadar inkar ederse etsin… 21 Yıllık AK Parti iktidarı inanılmaz başarılara imza attı. 2002’de adeta enkaz devralan AK Parti, kısa zamanda ülkeyi düzlüğe çıkarmasını bildi. Şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizelim ki, dünya yanarken… büyük dalgalanmalar, büyük krizler yaşanırken Türkiye “yükselen ülkeler” arasına girdi. Ekonomik büyümede Avrupa şampiyonuyuz. Dünyada Çin ve Brezilya’dan sonra en hızlı büyüyen ülkeyiz. Kimileri: “Türkiye battı” türküsü çığırıyor ama, cumhuriyetin 100.üncü yılına girerken altyapı yatırımlarını büyük oranda tamamladık.
Evet… Türkiye ulaşımda… kara, deniz, hava ve demiryolu (hızlı tiren) yapımında, haberleşmede dev adımlar attı. Gerçi muhalefet: “Köprü, tünel, viyadük değil mi?” diye gülüp geçiyor. Ama “mega” projeleri devlet kasasından, hazineden beş kuruş çıkmadan gerçekleştiriyoruz. Bir örnek vereceğim; Sayın Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu: “Projeyi hazırlıyoruz… İstanbul-Antalya arası 6 saate inecek” dedi.
En büyük sorunumuz enerji sorunudur. Petrol, doğal gaz ve elektrik üretimi. Doğal gaz ve petrol arama konusunda inanılmazları gerçekleştirdik. Doğal kaynaklarımıza kendi teknolojimizle, kendi mühendislerimizle el atıyoruz. Örneğin, bize en yakın, yanıbaşımızdaki “bor” madenlerini artık kendimiz işliyoruz. Yine Eskişehir’de, Beylikova’da “nadir toprak elementi” denilen çok değerli bir toprak bulundu. Madenler ya da öteki sanayi tesisleri… bütün bunlar bildiğimiz şeyler. Asıl ben bir başka konuya, “nükleer teknoloji”ye değinmek istiyorum. Mersin Akkuyu’dan sonra Trakya ve Sinop’a iki santral daha yapacağız. Rusya’ya mühendisler gönderdik. Dünyanın en büyük gençlik festivali olan “Teknofest”ten de anlaşıldığı gibi, yakın zamanda ülkemiz yeni teknolojiler konusunda dünyanın sayılı ülkeleri arasına girecek.
Seçime giderken bunları neden anlatıyorum? Çünkü ekonomik gelişme, ekonomik büyüme lafla olmaz. Ekonomide, teknolojide yükselmek için önce ekonomik “altyapı” hazırlanmalıdır. Türkiye dört bir yanı sorunlarla çevrili bir ülke olduğu halde neden ayakta duruyor… AK Parti neden yıpranmıyor… neden her seçimde destan yazıyor? Çünkü Reis “doğru zamanda doğru karar vermeyi” bilen liderdir. Sayın Erdoğan refahın tabana yayılmasının da mimarıdır. Muhalefet durmasın “seçim yatırımı” desin. Ama Reis: “Ben vatandaşımı enflasyona ezdirmem” diyor. Nokta. Seçim olsun olmasın bu koşullarda kesenin ağzı açılmalı mı? Elbette açılmalı! Çarklar dönmeli mi? Elbette dönmeli! Üretim-istihdam-ihracat ekonomisinin durmaması, yola devam etmek için her risk göze alınmalı mı? Evet… alınmalıdır. Yoksa 2001 krizinde olduğu gibi dükkanı kapatıp kaçarsınız. Bilindiği gibi 2001 koalisyonu DSP, ANAP, Doğru Yol ve MHP’den oluşan çok güçlü bir koalisyondu. Dünyada şimdiki gibi kriz, mıriz yoktu. Yaprak kıpırdamıyordu. O koşullarda bu güçlü (!) koalisyon Marmara Depreminin altında kaldı. 21 Banka iflas etti. Koalisyon bozuldu. Kaçan kaçana bir dönem yaşandı ve MHP hariç öteki bütün partiler “yok oldu”lar. Hani Türkiye’nin en güçlü “merkez” partileriydiniz? Bugün tarihin, insanlığın en büyük depremini yaşayan Türkiye dimdik ayaktadır. AK parti iktidarı dimdik ayaktadır. Neden?
Çünkü Türkiye “sırat köprüsü”nü geçti. Türkiye “Eski Türkiye” değil artık. Türkiye altyapı yatırımlarını büyük oranda tamamlayan ülke. Göreceğiz… Türkiye asıl bu dönemde şahlanacak. Çünkü “Türkiye Yüzyılı” projesi devreye gircecek. Reis’in dediği gibi “Türkiye daha fazla koşacak.” Türkiye Yüzyılı demek öyle rastgele, ağızdan kaçırılan bir söylem demek değildir. Türkiye Yüzyılı bir hedeftir… bir makro stratejidir. Muhalefet: “Uçak gemisine para harcanır mı? Ne yapacağız bu gemiyi? ABD gibi dünyaya mı kurtaracağız?” diyor. Muhalefetin yoksul, geri kalmış, mazlum ülkelere yelken açacağımıza kafası yatmıyor. Fakat Eski Osmanlı diyarında Orta-Doğu ve Müslüman Afrika’da yaşayan halklar bizi bekliyor. Orta-Doğu bataklığını biz kurutacağız. Emperyalistleri Afrika’dan biz kovacağız. Tarih bizi Müslüman kardeşlerimizle, kendi kültür coğrafyamızla tekrar kenetlenmeye itiyor. Afrika’yı geri bıraktılar. O uçsuz bucaksız toprakları sömürdüler, ama karşılığında tek çivi çakmadılar. Onun için Anadolu Kaplanları Afrika’da cirit atıyor. Bu nedenle mazlum halklar, Müslüman Halklar bizi bekliyor. HAYDİ TÜRKİYE!…