Sayın Akşener, hani İP’in oyları yükselişe geçmişti? Hani CHP’yi solluyordunuz? Hani 14 Mayıs seçimlerini kazanamasanız bile muhalefetin “ana partisi” konumuna gelecektiniz? Bakınız Akşener Hanım… ben her zaman söylerim: “Siyaset ince iştir. Hele hele Türkiye denildiğinde akla her zaman, lider siyaseti gelir.” Görüyoruz önüne gelen herkes parti kuruyor. Fakat lider olmayanlar ancak başkalarının “maşası” olur. Kusura bakmayın maşa demekle sizi aşağılamıyorum. Çünkü asıl maşa; altılı masayı organize eden Kılıçdaroğlu’dur.
Kılıçdaroğlu basit bir “kaset” numarasıyla Deniz Baykal al-aşağı etmiş, CHP’nin başına geçmiştir. Görevi; İslami Hareketin, yani Müslüman Demokratların yükselişini engellemektir. Fakat Bay Kemal 12 yılda katıldığı seçimlerin hepsini, yani 11’ini de kaybetti. Bu seçim artık onun “son” şansıdır. Bay Kemal dört yıldan beri, yani Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra sürekli “güçlendirilmiş parlamenter sistem” türküsü çığırıyor. Ama Türkiye o parlamenter sistemi, koalisyonlar sistemini elli yıl uyguladı. Dünya krizi derinleşti ya, enflasyon çıldırdı ya… Bay Kemal kanatlandı.
Masanın altındaki ortak yedinci değil, “ikinci” ortaktır. Bu ikinci ortak HDP’dir. PKK’dır. KCK’dır. Hatta masanın “patronu” Pentagondur. Bu nedenle Akşener de dahil, altılı masanın 5 ayağı kırıktır. İşte… zamanı geldi… yani seçimlere 50 gün kaldı ve “senaryo” bitti. Filmin gerçek aktörleri sahne aldı. “Demokratik” olarak sahnelenen altılı masa bir tekmede çöpe atıldı. Yok öyle mama… CHP beş döküntü partiyle er meydanına çıkacak ve yirmi yıldan beri bileği bükülmeyen Sayın Erdoğan gibi bir dünya liderini al-aşağı edecek. Buna kim inanır?
Şu gerçek açıkça beyinlere kazınmalıdır ki; ana muhalefetin “üst aklı” Pentagon’dur. Pentagon’un şaşmaz bağlaşığı Kandil’dir. Kandil’in Türkiye kolu PKK ve PKK’nın da Truva atı HDP’dir. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde DEV-GENÇ bozuntusu Türk marksistlerle bölücü Kürtler Atatürk’ün partisini ele geçirdiler. Mehmet Sevigenler’i, Yılmaz Ateş’leri, Muharrem İnce’leri… kısacası CHP’deki “gerçek” cumhuriyetçilerin hepsini kapı dışarı ettiler. Böylelikle CHP, kendini marksist sanan DEV-GENÇ bozuntusu aydınlara kaldı. Bu gelişme DEV-GENÇ’in Kürt seksiyonu olan KCK/PKK’nın işini kolaylaştırdı. Ama Türkiye Halkları partisini de liderini de bulmuştur.
2018 Seçimlerinde HDP: “Türkiye Partisi olacağız” yalanıyla % 13 oy aldı. Türk marksistlerin hepsi HDP’ye oy verdi. Bay Kemal: “Her CHP’li aile HDP’ye mutlaka bir oy vermelidir” kampanyası yürüttü. Nişantaşı sosyetesi Demirtaş’a televizyonlarda saz çaldırttı… türkü söyletti. Çözüm süreci havasının etkisiyle birlikte yaşamaktan yana olan bütün Kürtler HDP’ye oy verdi. HDP bu altı milyon oyu 2018 Türkiyesi koşullarında almıştır. 2018 Türkiyesiyle 2023 Türkiyesi arasında dağlar vardır. Köprülerin altından çoook su geçti. Günümüzde bölücü HDP’ye bel bağlayan Bay Kemal’in hali içler acısıdır.
Bay Kemal CHP genel başkanı sıfatıyla utanmadan HDP’nin kapısını çalıyor. Onlara duymak istedikleri, hoşlarına gidecek yalanlardan söz ediyor. Bay Kemal 50 + 1 alacak… devletin başı olacak. Muhalefet parlamentoya en az 360 milletvekili gönderecek… Anayasayı değiştirecekler… parlamenter sisteme dönecekler… vs… vs… Bay Kemal bunların hayal olduğunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. O zaman amaç nedir? Amaç; parlamenter sisteme geçilmese bile Cumhurbaşkanı olmak ve beli kırılan PKK’yı tekrar düzlüğe çıkarmaktır. 14 Mayıs seçimleri hem Kılıçdaroğlu’nun hem de bölücü Kürt Hareketinin son şansıdır. 14 Mayıs iniden dışarı adım atamayan Kandil’in, KCK’nın da son şansıdır. Ayrıca yeni bir dünya kuruluyor… uygarlık batıdan doğuya kayıyor. Asya dünyanın merkezi oluyor. Bu anlamda, daha iki gün önce Sayın Putin ve Başkan Şi önemli bir anlaşmaya imza attılar. Bu pencereden bakıldığında da Türkiye seçimleri çok önemlidir.
Yavuz Ağıralioğlu: “Gizli ortak sahneye çıkmıştır. (50+1) İçin her yolu mübah göremeyiz” dedi. Çok önemli günler yaşıyoruz. Çok önemli bir seçim arifesindeyiz. “Tayyip gitsin de… isterse Türkiye batsın” diyenler şapkayı bir daha önüne koyup düşünmelidir. Değilse oynanan oyun “büyük oyun”dur.